3 Ağustos 2014 Pazar

"Loser" günüm.

Her tür olumsuzluk sanki benim başıma geliyor. Gereksiz şeyleri çok düşündüğümden mi bilmiyorum ama düşünmem gereken şeyleri düşünmüyorum demek ki. Özellikle seyahat anlarımda...

Bu sabah saat 4 gibi uyandım 7:50 uçağına yetişmek için. (Anamur'da hava alanı olmadığı için Gazipaşa/Alanya hava alanını kullanıyoruz.) Çünkü 2 saat süren virajlı bir yol var arada ama ne de olsa sabah erkenden gidiyorum diye eve varınca uyuyacağımı düşünmüştüm. Annemin araba anahtarını bile teslim ettim ama hiç aklıma bu eve nasıl gireceğim gibi bir düşünce gelmedi. Anamur'da araba anahtarından başka anahtar taşımıyorum, eve nasıl girdiğimi boş verin. :) Bütün makyaj malzemelerimi, ayakkabılarımı, kıyafetlerimi aldım ve üstüne babaannemin köy yumurtalarını bile bir şekilde valize sığdırdık annemle.

5:00 servisine yetişmek için babamla yola çıktık, vedalaştık. Yol boyunca uyudum, uçak için check-ini yaptırdım ve sonunda uçağa bindim. Uçak yarım saat rötarlı olacakmış dediler. Yarım saat de geçti. Bir anda nereden aklıma geldiyse evin anahtarlarını düşündüm. Aradım bütün çantalarımı. O anda Anamur'da her gün farklı bir çanta kullandığım ve o anahtarların da hiç kullanmadığım hatta orada bıraktığım bir çantada bıraktığım kafama dank etti. Anneme mesaj attım ve o çantanın orada olup olmadığından emin olmasını istedim yoksa her ihtimale karşı valizi didik didik edecektim.

Uçak İstanbul'a vardığında, daha uçaktan bile çıkamamışken babam aradı. Gayet sakin bir şekilde bana birkaç çilingir numarası verdi çünkü çantam Anamur'da kalmış sayın seyirciler! Servisteyken çilingiri arayıp yarım saat sonra gelmesini istedim. Daha yarım saat bile dolmamışken çilingirle kapıda karşılaştık. Şanslı olduğum tek nokta apartman kapısının açık olmasıydı. Yarım saat soğuk, sıcak, ılık terler dökerek bekledim çilingir beyin kapımı açmasını. Kilidi babam özel korumalı aldığı için neredeyse çilingir de açamıyordu. Sonunda kapım açıldı ve evime kavuştum.

Kilitler değişti, onlarca deneme yapıldı ve ücret ödemeye geldi sıra. Ne kadardır diye tahmin edersiniz? Tam 180 TL istedi adam. Çelik kapı zaten 400 TL falanmış. Keşke kapıyı komple söktürseydim diye düşünmedim değil. Yanımda da o kadar para olmadığı için çilingiri apartmanın önüne bırakıp para çekmeye gittim.

Döndüğümde adam sabırlı bir halde bekliyordu. Parayı verdim, ne zaman istersem çağırabileceğimi söyledi çilingir ve eve çıkayım dedim. Kapı açılmıyor! Zorluyorum ama olmuyor. Madem aramamı çok istedi diyerekten adamı aradım ve çağırdım. Anında geldi, sanki hiç gitmemiş gibi. Yine kapıya birkaç vurdu, bir şeyler taktı, çıkardı. Yine onlarca deneme yaptık ve bu sefer eskisinden de daha iyi oldu.

Verdiğim paraya değdi mi derseniz cevabım hayır. Akılsız başın cezasını cebiniz çekiyor. Siz siz olun önce anahtar, para ve cep telefonlarınızı sakın unutmayın. Kıyafetleri boş verin gitsin!