Merhabalar...
Bu yazımda kedisi olan ve yalnız yaşayanlardan bahsedeceğim çünkü kalabalık bir evde kedisi olan insanlar tanımadım henüz. Gerçi daha 5 ay öncesine kadar ben de kedilerden korkardım, daha çok huylanırdım. Kedi gördüğümde gerilirdim bile. Ne hikmetse bir anda kedi alacağım tuttu. Sebebi de bağrıma basacak bir hayvana ihtiyaç duymamdı, yalnız yaşamamdan ötürü. Köpekleri çok severim mesela ama havlamasından komşular rahatsız olursa o köpeği dışarı salamam ki, çok üzülürüm. E tabi bir de tuvaletleri için her sabah erkenden uyanmam gerekecekti. Ben de en uygunu kedidir kedi diye düşünüp aldım.
İyi ki de aldım. Resmen annelik duygularım gelişti. Artık her akşam eve geldiğimde bağrıma basabiliyorum. Vücudunda değişiklik gördüğümde endişeleniyorum ve internetten uzun çaplı bir araştırma yapıyorum. Ona kendi ellerimle yemekler pişiriyorum ve yiyip yemediğini kontrol ediyorum. Geceleri beraber uyuyoruz, tabi onun gurlamasından uyumakta zorlanıyorum ama olsun, ben seviyorum.
Kedisi olan insan kadınsa annelik duygusu, erkekse de babalık duygusu gelişiyor. "Hadi ya" diye dalga geçecekseniz hiç uğraşmayın. Çünkü bizzat dikkat ettim. Bence bir erkeğin baba olunca neler yapacağını kedisine karşı davranışlarından anlarsınız. Hatta bence her erkek kedi alsın da biz de ona göre seçelim müstakbel kocamızı. :)
Yavru kedisi olan insanları da aslında dış görünüşünden kolaylıkla tanırsınız. Ellerinde ve kollarında çizikler varsa kedisi vardır demektir. Şahsen beni öyle anlıyorlar. Kimi görsem "eline ne oldu, kedin mi var?" sorularını sormaktan çekinmiyorlar. Yavru kediler ısırır, tırmalar tabi. Hem dişleri kaşınıyor, hem de internetten araştırdığım kadarıyla sevgilerini öyle gösteriyorlarmış. Tabi ısıran bir kediyi terslerseniz o sevgiyi reddetmek anlamına geliyormuş ve kedinin ergenliği kötü geçiyormuş. Ben de o sebeple kediciğim beni ısırsa da dişlerimi sıkıyorum ve sevgisine karşılık veriyorum. Manyak mısın diye sorarsanız galiba derim. Çünkü kedisi olan insanlar sabırlıdır ve acı eşiği yüksektir, daha doğrusu yüksek olmak zorundadır.
Kedimi alalı 3 ay oldu ama hala yıkamadım. Herkes kötü kokuyorsa ya da çamura düştüyse ancak öyle yıka diyor ama benimki parfümüm kokuyor. Her akşam, hatta şu anda sol omzumun üzerinde yatıp boynuma kolunu dolamış gurluyor. Neyse ki akşamki ısırma moduna girmedi de rahat yazabiliyorum. Yoksa kesin gelip klavyenin üzerine oturur ve bileğimi ısırmaya çalışırdı.
Kedimi çok seviyorum, o beni daha çok seviyor bence çünkü çok ısırıyor. Olsun, ısırsın. Gülü seven dikenine katlanacak artık...