Bir akşam iş ilanlarını incelerken oyunculuk ilanına rastladım. Kuzenimin hep hayaliydi, fakat benim aklıma gelmemişti hiç. Tamam şakacıyım, kandırmayı, şaşırtmayı, yalan söylemeyi falan beceririm ama oyunculuk konusunda hiç iddiam yoktu. Kuzenime ilanı gösterdim, "Hadi başvursana" dedim. O da "Sen de başvurursan başvururum" dedi. Kaybedecek bir şeyim olmadığı için iyi deyip başvurdum ben de. Ne de olsa aramazlar diye düşünüyordum.
Cumartesi günü şarjımın bittiği bir anda tanımadığım bir numara aramış. Ben de geri aradım ama meşgul çaldı. Hemen sonrasında o numara tekrar aradı. Başvurduğum ajanstan arıyorlarmış, CVmi olumlu bulmuşlar(ki CVmde iğrenç bir vesikalık fotoğrafım ve oyunculukla uzaktan yakından ilgisi olmayan bir özgeçmişim vardı nesini olumlu bulduklarını anlayamadım ama neyse) falan filan... "Pazar günü görüşmeye gelebilir misiniz" diye sordular, ben de kabul ettim. Hemen kuzenimi aradım. Onu da tanımadığı numara aramış o da açmamış. Hemen araması gerektiğini söyledim ve onu da aynı gün görüşmeye çağırdılar. Bu arada Kıvanç Tatlıtuğ ile başrolde oynamak gibi hayaller gözümün önünde canlandı. Hemen evden koşarak çıkıp kuaförüme koştum. Saçlara boya, ellere manikür falan ne gerekiyorsa yaptırdım. Kuafördekilere de oyuncu olursam baş kuaförüm olacaklarına söz verdim. Akşam amcamlara yemeğe gittik, orada da hayaller havada uçuştu. Tabi gece heyecandan ikimiz de uyuyamadık ve sabah alarmdan önce uyandık. Güzelce kahvaltımızı yaptık, giyindik, süslendik ve o halimizle metrobüse bindik. Şansımıza kalabalık değildi. Kalabalık olmadığı zamanlar da olduğuna hayret ettim. Neyse erkenden gideceğimiz yere ulaştık. Ajansa girdiğimizde bizi hemen toplantı salonuna alıp başvuru formu doldurttular. Sonra tek tek görüşmeye çağırdılar. Görüşmeyi hiç öyle hayal etmemiştim. Sanki onlar bizi bu iş konusunda ikna etmeye çalışıyorlardı. Bu arada bizi bir reklam kampanyasının yeni yüzü olmak için çağırmışlardı. CVlerden 30 kişi elemişler ve bu 30 kişiden de 5 kişi eleyeceklermiş. Reklam kampanyasının bütçesi gayet iyiymiş, bir reklam çekimi için 2000-5000 TL arasında ücret veriyorlarmış, bunun için de fotoğraflar ve videolar çekmeleri gerekiyormuş. Görüşme yapan kadına "Kuzenimle konuşabilir miyim karar vermeden önce?" diye sorduğumda "Kuzeniniz şu anda çekimde" cevabını alınca anladım ki ben de kabul etmeliyim. :) Her şeye tamam deyip başladım çekim için sıramı beklemeye. Sıra bana geldiğinde heyecanım doruklardaydı ama hala orada ne işim olduğunu düşünmüyor değildim. Öncelikle amatör bir kameraman (belki de daha çocuktu bilemiyorum) beni karşıladı. Önce normal bir poz, sonrasında sırayla şaşırmış, korkmuş, boş bakan, gülümseyerek sağdan ve soldan, eller belde gibi çeşitli pozlar verdim. Tabi nasıl çıktığım konusunda hiçbir fikrim yoktu, göstermediler de neyse hayırlısı. Fotoğraf çekimlerinden sonra benden kendim hakkında, neden oraya geldiğim hakkında bir konuşma yapmamı istediler ve bunu da videoya çektiler. Heyecandan hobilerimi söylemeyi unuttum ama burada söyleyeyim: blog yazmak, kitap okumak, seyahat etmek. Bu videodan sonra da rol yapmamı istediler. Senaryo şöyleydi: İşten eve geliyorum, sevgilimi evde arıyorum ama bulamıyorum, masada bir mektup görüyorum, mektubu okuyorum, sevgilim beni terk etmiş, önce şaşırıyorum, sonra üzülüyorum, sonra da kızıyorum ve olay bitiyor. İşten eve geldim, sevgilimi aradım, odalara bakıyormuşum gibi yaptım. Ama orada aklıma gelen ilk isimle bağırmaya başladım: "Adnaan nerdesin?" Burada yemin edebilirim ki Adnan diye ne bir sınıf arkadaşım, ne bir akrabam ne de tanıdığım vardı. Herhalde Aşk-ı Memnu'ya gitti benim hayaller! :) Adnan kimse artık... Neyse sonra mektubu okurken bütün söylenilenleri de yaptım ama orada gerçekten başımdan aşağı kaynar sular dökülmüş hissini canlandırdığıma inanıyorum ki öyle hissetmiştim. En sonunda mektubu yere fırlatarak rolümü tamamladım. Kameramanın hiçbir pozuma, hiçbir hareketime olumsuz bir tepki göstermemesi de çok ilginçti. Bu sebeple çekimlerim çok kısa bir süre içerisinde bitti. İlk çekim deneyimimi de böyle yaşadım. 2-3 haftaya kadar haber vereceklerini söylediler ve oradan ayrıldık.
Ertesi gün işyerinde iş arkadaşlarımla bana dizi beğendik. Kurt Seyit'in evleneceği Türk kızı olabilirim, buna karar verdik. İyi ki Muhteşem Yüzyıl bu sezon sona eriyor, yoksa kesin cariye olurdum. Hatta işyerindeki sekreter menajerim olmayı teklif etti. Hayaller aleminde yaşıyoruz bu aralar, hayırlısı...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder