13 Nisan 2013 Cumartesi

Allah'ın sevgili kulu...

   Şanslı mı şanssız mı olduğuma karar veremiyorum. 'Allah sevgili kullarına en sevdiği şeyleri kaybettirip buldurur' derler ya bende de o durum çok oluyor nedense. 

   Üç hafta önceden aldığım uçak biletiyle önce Gazipaşa'ya, oradan da servisle Anamur'a gitmekti amacım. Başıma bunların geleceğini bilmiyordum. İşlerimi halledip işten biraz erken çıktım ve Taksim'deki servise yetişmek için taksiye bindim. Taksici amcaya uçağa yetişmek istediğimi belirttim. Ancak saat 16:30da Şişli Cuma trafiğine yakalandık beraber. Tabi ki 17:00 servisini kaçırdım doğal olarak. 17:30dakine binebildim. Her şey güzel, köprüde trafik yok, lay lay lom giderken bir anda Üsküdar'da takıldık trafiğin babasına. Saatler ilerliyordu. Babam beni almaya Gazipaşa'ya geliyormuş virajlı Anamur yollarından. Onu aradım ve sanırım uçağa yetişemeyeceğimi söyledim. Artık umudu kesmiştim. Yanımda oturan adam da bana İngilizce olarak ne zamana ulaşabileceğimizi sordu. Bu trafikle yarım saatten önce yetişemeyeceğimizi söyleyince adamı korkutmuş oldum tabi biraz ama ne yapayım panik yaptım mı yapıyorum öyle sakin göründüğüme bakmayın. İranlı bir iş adamıymış ama bana neden bizim İngilizce eğitimine kaçıncı sınıfta başladığımızı sordu anlayamadım. 
   

     Neyse uçaktan 40 dakika önce havaalanına ulaştım. Keşke internetten check-in yapmanın avantajını biri anlatsaydı bana önceden. Bir baktım insanlar epey bir kuyruk olmuşlar, sıra bekliyorlar. Ben de kolay olsun diye orada gördüğüm otomatik check-in makinelerine başvurdum. Kredi kartımı makineye taktım ama beceremedim ve zaten valizimi teslim etmek için kuyruğa girmem gerektiğini anladım. Kuyruktayken Gazipaşa yolcularının önüne geçebileceğimi söylediler, ben de koşturdum hemen. Valizimi verirken kayıp bir kartla ilgili anons duydum ve çantamı yokladığımda kartımın makinede kalmış olduğu gerçeğiyle yüzleştim ama o anda o makineye gidecek olsam kaybedeceğim zamanı ve uçağa 30 dakika kaldığını da göz önün
e alarak kartı iptal ettirebileceğimi düşünüp danışmaya gittim. Fakat ellerine bir kart ulaşmadığını söylediklerinde yıkıldım. Yapacak bir şey yoktu. Ben de artık son kontroller için kuyruğa girdim yine. Tarayıcıdan geçerken adımın anonsunu duydum. Trajikomik bir haldeydim ama 'Beni anons ediyorlar' dedim güvenlik görevlilerine. Onlar da şaşırdı tabi ki ama saat uçağa 25 dakika vardı. 'Yetişemem gidersem' dedim. Adamlar gidersem yetişebileceğim konusunda ikna ettiler beni. Koştum. Danışmadaki kadın beni görünce tanıdı zaten kartımı verdi hemen. Yine son kontrol cihazı için koştum. İnsanlar o kadar aheste hareket ediyorlardı ki ittirmek zorunda kaldım kusura bakmasınlar. 20 dakika kalmıştı ve son anons yapılıyordu uçağım için. Benimle birlikte koşan takım elbiseli insanlarla çok eğleniyorduk. Derken çantamdan düşen eşyaların sesleriyle uyandım hayal dünyamdan. Tokamı yerde gördüm ama umursamadım. Adamın biri 'Sanırım kredi kartı.' dediğinde durdum, içimden 'Kesin benimdir o zaman.' deyip adama teşekkür ettim. Ben koşuma devam ettim büyük ciddiyetle. Son otobüsü ve önünde açılmış büyük bir kapıyı görünce nasıl mutlu oldum anlatamam. Görevli 'Gazipaşa' der demez 'Benim!' diye bağırdım resmen. Otobüse bindiğimde 10 dakika vardı uçağa ama 5 dakika da diğer yolcuları bekledik. Keşke daha yavaş gelseymişim diye düşündüm. 
   
   Uçağa binip Gazipaşa'ya ulaştığımda toprağı öpecektim. Babam da panik olmuş ama belli etmiyordu biliyordum. Biraz benzeriz. Bu kredi kartı ve bu tatil benim hakkım diye düşünüp eve geldiğimde çok güzel uyudum. Allah'ın sevgili kuluyum gerçekten...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder